" Fıkıh " 3 ek soru var. 7 yorum

 

 Ağ pazarlama şirketlerinde başkalarını üye yaparak para kazanmak caiz mi?

Hocam kolay yoldan para kazanabilmek için bir sistem var. Bir kimse bu sistemle para kazanmak istiyorsa önce üye olması lazım. Üye olmak için de "ürün" almak gerekiyor. Ürünü aldık 1400 TL verdik (ürünün değeri bu fiyatın çok altında) neticede üye olduk. Sıra geldi para kazanmaya; önce sağ ve sol kollarımızı bulmakla işe başlıyoruz. Yani iki kişiye ürünü satıp "üye" yapıyoruz. Elbette bu kimseleri üye yapabilmek için onlara bu işte ne kadar çok para kazandığımızı anlatmamız ve onları da sistemin bir parçası olmaya ikna etmemiz gerekiyor. Onlar da "ürün" almak için değil kendi üyelerini bulmak için sattığımız ürünleri alıyorlar. Eğer benim sağ ve sol kolum da ikişer üye bulabilirlerse bana nihayetinde "250 $" geliyor. Tabi devamında eğer sağ ve sol kolum ve onların yapmış oldukları üyeler yeterli "ikna edebilme eğitimi" aldılarsa (bu eğitimler çok önemlidir, kişiye ürünün kalitesi vs. değil insanları bu sisteme çekebilme taktikleri, onlara anlatabileceğimiz hikayeler, kendi işinin patronu olabilirsin vs. gibi tabiri caizse insanları gaza getirmenin yolları öğretilir)zincire takılan balıklar vesilesiyle zincirin başındaki kişiye paralar akar. İslami noktada bu sistemin caiz olup olmadığını açıklarsanız çok memnun olurum.

Cevap:

Değerli Kardeşimiz;
Network Marketing adı altında oluşturulan bazı sistemlerde helal-haram birbirine karışmıştır. Nitekim bu sistemle para kazanmanın kaynağı İslamî düşünceye dayalı bir ticaret anlayışı değil Kapitalist düzen anlayışıdır. Dolayısıyla Müslüman bir insan ahiret saadetini kaybetmek istemiyorsa, bu tarz meseleleri en ince ayrıntılarına kadar araştırmak zorundadır. 
Bir kazancı haram yapan şey sadece faiz değildir!
Bir kazancın haram olması için illa ki faiz bulaşması şart değildir. Bir malı değerinin üstünde fahiş kârla satmak, yalan söylemek, malın kusurunu gizlemek… Bunlar da haramdır. Tüm bunlar “Birbirinizin mallarınızı haram sebeplerle yemeyiniz.” (Nisa,29) yasağının şümulüne girer.
İslam’a göre ticaretin helal olması için; “dürüstlük” ve “adalet” gibi şartlar aranmasına rağmen “hile” ve “dolandırıcılığın” hâkim olduğu bu sistemden kazanılan paranın helal olduğu düşünülemez. 
Ürün mü pazarlanıyor, insan mı?
Bir alış-verişte ürün satmak asıl amaç değilse o işin adı "alış-veriş" değildir. Arkasında dönen başka meseleler vardır. Nitekim bu tarz bazı network sistemlerinin eğitim seminerleri dahi "ürün satmaya" yönelik değil, "üye kazanmaya ve başka insanları ikna etmeye" yöneliktir.
Öncelikle şunu anlamak gerekir;
Normal bir şekilde ve normal bir "ürün" almaya niyet eden kimse önce o ürünün piyasa değerini öğrenir. Hangi firmanın biçtiği fiyat makul geliyorsa oradan satın alır. Hiç kimse (rayiç bedeli) 500 TL değerindeki bir malı 5000 TL’ye satın almaz. Eğer aldıysa ya kandırılmıştır, ya aklı başında değildir, ya da "o ürünün beraberinde alacağı başka bir karşılık" vardır.
Şimdi bahsedilen sisteme baktığımızda görüyoruz ki; ortada belli-başlı bazı ürünler var. Fakat bu ürünler değerinden çok yüksek bir fiyata satılıyor ve ürün satın alan kişi "ürünü almakla üye oluyor." Bu ürünü alan ve üye olan kişinin bundan sonraki en önemli ve kutsal(!) vazifesi; ürün satmakla "başka kimseleri de üye yapmak" oluyor. 
Meselenin bu yönü, "İslami ticaret kıstasları" ile düşünüldüğünde; birçok soru işaretinin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Bu sistemi daha evvelki senelerde oluşan "saadet zincirleri"nden ayıran tek fark “sembolik ürünler”dir. Neden bu ürünler var? Cevap gayet açık; ürünler olmasa bu sistemi “yasal” olarak devam ettirebilmek mümkün değil. Nitekim bu sistem “yüzlerce kişinin sırtından haksız bir şekilde para kazanma” sisteminin “ürün pazarlama” vs. kılıfı altında allanıp pullanmış şeklidir.
Bir kimse kendi menfaati için başkasının sırtından kazanmakla "helal" bir iş yapamaz
Bu sisteme üye olduktan sonra, “başkalarını da üye yapmak için sarf edilen efor” kişinin şahsi menfaati için sarf ettiği efordur. Dolayısıyla hiç kimsenin “başkalarını üye yapmak için uğraştım, elbette onların da sırtından para kazanabilirim” demeye hakkı yoktur. Bu sadece İslamî ticaret kurallarına uyan bir kimsenin değil "insanlara değer veren" bir kimsenin de yapabileceği bir şey değildir.
Kişinin şirket için çalıştığını farz etsek bile, aldığı yine helâl olmaz. Zira şirket ona bu parayı malı pazarladığı için vermiyor. Çünkü zaten ürünün o kadar değeri yok. Şirket üyeye 250 dolar ve sonrasını, kendisine para topladığı için vermektedir. Yani üyenin harcadığı emek ve zaman, mal satma gayretinden kaynaklanmıyor. Yani üye emek harcıyor, zaman harcıyor ama helâl bir bedel için harcamıyor. Bu yüzden aldığı prim asla helâl olmaz.

Karşılıksız gelir vaadi ile para çarpmak caiz değildir
Bu sisteme herkes para kazanma ümidiyle giriyor. Fakat herkes kazanıyor mu?
Anlaşılacağı üzere bu sisteme üye olan ve para kazanmak isteyen kimseler, ancak "üye yaptığı kimseler" vesilesiyle alacağı "prim" ile para kazanabiliyor. Halbuki "üye olan herkesin verdiği paranın karşılığını alabilmesi ve devamında geleceği vaad edilen paraları kazanabilmesi" ancak sonsuza kadar üye olan insanların bulunması ve bu üyelerin de üye yaptıkları yüzlerce insanın yüzlerce yeni üye bulunması ile mümkündür. Böyle bir şey ise ne aklen, ne de ahlaken makul değildir. Bu sistemin adı karşılıksız gelir vaadi ile insanları kandırmak ve paralarını sinsi bir şekilde (ç)almaktır.
Akıbeti meçhul satış yasaktır
"Resulullah (asm) Be'y-i garardan (yani tahakkuk edip etmeyeceği bilinmeyen akıbeti meçhul satıştan) men’ etti."
“Garar” Arapça’da “aldatma” manasına gelir. Burada zahiren müşteriye parlak da gelse sonucu belli olmayan satıştır. Şafii hazretleri bu çeşit satışa denizdeki balığı, havadaki kuşu, efendisinden kaçıp nereye gittiği bilinmeyen köleyi satmayı örnek vermiştir." (Kütüb-i Sitte)
Bahsedilen sisteme üye olabilmek için verilen paranın karşılığı, alınan ürüne değil devamında üye yapmaya çalışacağı kimseler sebebiyle alacağı prime bağlıdır. Bu durumun yukarıdaki hadisin kapsamına girdiği aşikârdır.
Bu sistemde zincirleme  bir aldatma söz konusudur. İslam’ın alışverişten hedeflediği maksatlara baktığımızda, bu sistemin alışveriş anlamında olmadığı açıktır ve caiz olması mümkün değildir.
Netice olarak bu sistem;
-Binlerce insanın, havadan para kazanma ümidiyle kaybettikleri büyük-küçük paraları cebe indirme esasına dayanmaktadır.
-Gerçek rıza yoktur; razı oluş kazanç beklentisine dayalıdır. Ebu Sa'idi'l-Hudrî (ra) anlatıyor; "Resulullah (asm) buyurdular ki; "Satış her iki tarafın rızasıyla olur." (Kütüb-i Sitte)
-Şirketin aldığı para, karşılığı bulunmayan bir malın satımına ve bu duruma bile bile kanan/kanmak zorunda olan insanlara dayandığı ve sonunda birçok insanın zarara uğrayacağı baştan belli olduğu için meşru değildir. Meşru olmayan bir işe aracılık etmek, simsarlık hizmeti sunmak ve bundan kazanç sağlamak da meşru olmaz.
-Aldatma ve kandırma yoluyla, karşılığında bir mal, emek veya hizmet sunmadan elde edilen kazanç hem “gabn ve tağrîr (tarafların yalan ve hile ile birbirlerini aldatması ve böylece malın çok yüksek veya çok düşük fiyatla satılması caiz değildir)” kuralına hem de “haksız yoldan kazancı yasaklayan naslara” göre haramdır:
"Hem mallarınızı aranızda bâtıl (haram yollar)la yemeyin ve insanların mallarından bir kısmını kendiniz (haksız olduğunuzu) bile bile (rüşvet veya yalancı şâhidlik gibi) günah ile yemeniz için onları(n hükmünü) hâkimlere (bırakıp) aktarmayın!" (Bakara, 188)
“Mâdem rızık mukadderdir (yazılıdır) ve ihsân ediliyor ve veren de Cenâb-ı Hakk’tır; O hem Rahîm (çok merhamet edici), hem Kerîmdir (çok ikrâm edendir). O’nun rahmetini ittihâm etmek (suçlamak) derecesinde ve keremini istihfâf eder (hafife alır) bir sûrette, gayr-ı meşrû‘ bir tarzda yüz suyu dökmekle; vicdânını, belki bazı mukaddesâtını (dînî değerlerini) rüşvet verip menhus (uğursuz) ve bereketsiz bir mâl-ı harâmı kabûl eden düşünsün ki, ne kadar muzâaf (kat kat) bir dîvâneliktir.” (Mektûbât, 29. Mektûb, 268)
-Mümin hayallerini gerçekleştirmek için meşru olmayan yollara başvurmamalıdır. Nitekim, bir müminin hayalleri, ahiret saadeti ile alakadardır. Dünyada keyif sürmek bir Müslüman'ın hakiki gayesi olmamalıdır.
Tüm bunlarla beraber BİLİNMESİ GEREKEN ÇOK ÖNEMLİ BİR KAÇ MESELE DAHA VAR:
Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak." [Buhârî, Büyû 7, 23; Nesâî, Büyû' 2, (7, 243).]
Rezîn şu ziyadede bulunmuştur: "Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez."
Hadis, mü'mini kazanç hususunda dikkatli olmaya, haram bulaşıyor mu bulaşmıyor mu araştırmada bulunmaya sevketmektedir. Bilhassa Rezîn'in ilavesi dua ve ibadetlerimizin kabul edilmesinin, rızkımızın helal olmasına bağlandığını ifade etmektedir. Dikkatsizlik sebebiyle, haramla bulaşan rızkın istihlâki, kişiyi öbür dünyada müflisler zümresine dâhil edebilecektir. Nitekim Peygamberimiz (asm) hakiki müflisi; dünyada parasını kaybeden olarak değil, burada her çeşit salih ameller yapmış olmasına rağmen, öbür dünyada şu veya bu sebeple, bu amellerinden, kendisine istifade edeceği hiçbir şey kalmadığı için cehennemi boylayan kimse olarak ifade buyurmuştur. Şu halde haramla beslenme de böyle bir neticeye götürecek sebeplerden biri olmaktadır.
Hz. Cabir (ra) anlatıyor; "Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Ey insanlar! Allah'a karşı muttaki olun ve (dünyevî) talepte mutedil olun. Zira hiçbir kimse yoktur ki, (Allah'ın kendisine takdir ettiği) rızkını eksiksiz elde etmeden ölmüş olsun. Rızkı gecikse bile ona mutlaka kavuşacaktır. Öyleyse Allah'tan  korkun ve talepte mutedil olun, (gayr-ı meşru yollara sapmayın), helal olanı alın, haram olanı terk edin."
Havle el-Ensariyye (ra) anlatıyor: "Resulullah'ı (asm) işittim. Şöyle buyurmuşlardı:
"Bir kısım insan vardır, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir, başka değil." [Buhârî, Hums 7; Tirmizî, Zühd 41, (2375).]
Nu'man İbnu Beşir (ra) anlatıyor: "Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu  ikisi arasında (haram veya helal olduğu)  şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur,  eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir." [Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3, (3329,  3330); Tirmizî, Büyû 1, (1205); Nesâî, Büyû 2, (7, 241).]
Ebu Davud'dan  naklen şarihler yer verir:
"Nezdimizde dinin esasları, mahlûkatın en hayırlısı Muhammed Mustafa'nın (asm) sözlerine dayanan birkaç kelimedir: "Şüphelileri terk et!", "(Dünyalığa karşı) zahid ol!", "Seni ilgilendirmeyen şeyleri (malayaniyatı) bırak", "Ve niyetle amelde bulun!
Bahsi geçen tüm bu sebepler doğrultusunda düşünüldüğünde, bir Müslüman'ın Kapitalist ekonomi sisteminin ürünü olan böyle bir kazanç yoluna ortak ve destek olması makul görülemez. Hem dünya hem ahiret saadeti isteyen kimse için helal yollar kâfidir. 
Allah'a emanet olunuz. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Ağ pazarlama şirketlerinde başkalarını üye yaparak para kazanmak caiz mi?

Bize Soru Sorun
Yorum Yapın
arif emre "9.3.2012 00:44" tarihinde demiş ki:
Allah razı olsun. Rabbim bu ağa düşmüş müslümanları kurtarsın...
Abdullah Yolcu "9.3.2012 11:28" tarihinde demiş ki:
Günümüz insanının kolay kazanma takıntısı, lüks ve ihtişam içerisinde yaşama arzusu; maalesef sağcı-solcu yada futbolcu dinlemiyor. Her kesimden, her düşünce yapısından insanda görülebildiği gibi, rotasını Rıza-i İlahiye çevirmiş (olduğunu sanan) kişilerde de görülebiliyor. Üç kuruş için gönüldaşlarının güvenini kendisine sermaye etmeye çalışmak!!! Allah muhafaza... Rabbimiz bizleri takva ile süslenmiş, kanaati ekmeğine katık etmiş mü'minler olmayı ihsan etsin...
yemre1453-23 "13.3.2012 07:50" tarihinde demiş ki:
ALLAH CC RAZI OLSUN BU SİSTEME GİRENLER ZATEN HİÇ ÖLÜM ONLARA GELMEDEN BU DÜNYADAN ACI FİRAK OLMADAN HEP BURDA KALACAKLARMIŞ GİBİ ZATEN ÇYLE ANLATIYORLARKİ EĞER ÜYE OLURSAN 10 AYDA 128000TL OLACAK HİÇ SORMUYOR HELAL Mİ HARAMMI VEYA BEN BU KADAR PARANIN HESABINI NASIL VERECEM GİBİSİNDEN +++KENDİ KENDİLERİNE FETHVA DA VERİYORLAR.(FETHVA VERENİNİZ EN CÜRETKARİNİZDİR)UNUTMUŞLAR...
yemre1453-23 "14.3.2012 11:06" tarihinde demiş ki:
ALLAH CC RAZI OLSUN...
selami "19.3.2012 09:56" tarihinde demiş ki:
Bizi güzel aydınlattınız. Allah razı olsun sizlerden.
yusuf "28.3.2012 11:39" tarihinde demiş ki:
Allah razı olsun hocam
SAMET "21.7.2014 01:01" tarihinde demiş ki:
allah binlerce kez razı olsun bende girmeye teşebbüsüm olacaktı ama gırmedım yanı kalbim onaylamadı bi şey var dedim bi sıkıntı sezdim yanı gönlüm mutmain olmadı yadırgadım sorguladım ama bunu kendıme anlatamadım ve baskalarına da tabıkı yanı bu ıse gırenlere ve bana bu işi yap dıyenlere ben boyle para kazanmak ıstemıyorum zengınde olmak ıstemıyorum dunyanın en fakır ınsanı olayım ama evıme helal ekmek goturmek ıstıyorum sacma sapan bı iş işte

1430 - 1438 © www.SoruSorCevapBul.com